FATİH SULTAN MEHMED




Fatih’in İstanbul’u fethettikten sonraki tek arzusuFatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra tek arzusu vardır: Mihmandar-ı Resulullah Hz. Eyüb’ün mezarını bulmak. (Halid bin Zeyd)
Akşemseddin Hazretleri kuşatmanın sürdüğü sıralarda türbenin bulunduğu noktaya bir nur indiğini görür. Fatih’i o mahalle götürür. Kısa bir murakabenin ardından iki çınar dalını toprağa diker ve kendinden emin bir ifadeyle:
-Büyük sahabe bunların arasında yatıyor! der.
Ancak etraftan:
-Ne malum? diyenler olur.
Hatta birileri padişaha akıl öğretirler:
-Bu dalları başka bir yere diktir bakalım, derler,
-İhtiyar molla fark edebilecek mi?
Fatih denileni yapar, hatta ilk işaret edilen yer kaybolmasın diye mührünü gömdürür.
Ama Akşemseddin dallara bakmaz bile, ertesi gün milimi milimine ilk gösterdiği noktaya yönelir. Hatta bir ara durur:
-Sultanımızın mührü, der,
-Ne arıyor orada?
Büyük veli bakar, bu mevzu çok tartışılacak, şüpheye mahal bırakmaz:
-Kazın! buyururlar.
Toprağın bir kulaç altından yeşil somaki bir taş çıkar.
Üstünde kûfi harflerle “Hâzâ kabri Halid bin Zeyd” yazılıdır. Kalabalık bir hoş olur. Derhal türbe ve mescit hazırlıklarına girişirler.



 



Fatih Sultan Mehmet ile Yahudi Hazret-i Padisah Fatih Sultan Mehmethan zamaninda yapilacak bir camii insaati icin bir yerde uygun gorulen araziyi fatih istimlak eder. Ve fermanida muhurleyerek istimlak kararini tasdikler. Fakat bu arazinin sahibi bir yahudidir. Bu olay uzerine Istimlak kararini kendine yediremeyen yahudi kadiya giderek koca padisahi sikayet eder.Kadi padisahi huzuruna cikarir. Her iki tarafida dinledikten sonra kadi kararini aciklar:

Padisahin muhur vurdugu sag eli kesilecek

Fatih sultan mehmet karara tepkisiz kalip bir tek cumlesine bile karsi gelmemistir.

Bu karar uzerine yahudi yahu koskoca padisahin elini kesecekler ve bunu sadece benim arazim istimlak edildi diye yapacaklar diye dusunerek kararindan vazgecer. Kadi fatih sultan mehmete donerek eger padisahligina guvenipte benim verdigim karara karsi gelseydin $u gordugun topuzla senin kafani ezer seni oracikta oldururdum der. Kadinin bu cumlelerine istinaden koca sultan fatihte Egerki sende benim padisahligima aldanip farkli bir karar verseydin bende senin kafani kilicimla koparirdim der.

Yahudiye gelince .

Bu adalet sistemine ve bu kadar insanliga yuregi ne kadar haz etmistir ki o karar verildikten sonra sikayetini geri alir ve muslumanligi kabul ederek o anda sahadet eder.



Atarük'ün FATİH SULTAN MEHMET hakkındaki sözleri..

Birgün İstanbul ve İstanbul'un Fethi'nden konuşurlarken söz tabii Fatih'e geldi. Atatürk'ün tarihin kendi hakkında vereceği hükmü etrafındakilere sık sık sorduğu malumdur. Söz sırası yine gelmişti. Ortaya şöyle bir sual attı:
"Tarih acaba benim mi, yoksa İkinci Mehmet'in mi yaptığı işleri daha mühim bulacaktır?" Bulunanların hemen hepsi: "Siz" dediler. Atatürk, böyle meselelerde daima olduğu gibi: "Niçin?" dedi. Sual sırası kendisine gelenler Atatürk'ün Fatih'ten çok büyük olduğunu ispat için akla gelecek ve gelmeyecek delilleri toplamakta birbirleri ile yarışa başladılar. Hatta bazıları: "Sizin yanınızda Fatih kim olurmuş!" diyecek kadar ileri bile vardılar. Fakat, ne söylenirse söylensin, verilen cevapların Atatürk'ü hiç tatmin etmediğini anlamak güç olmuyordu. Nihayet söz orada bulunanların en gencine geldi:

"Efendim, tarih bir imtihan salonuna benzer. Karşısına gelenlere birtakım hususi meseleler verir. Neticede verdiği problemleri halledişine ve bundaki maharetine göre bir numara verir. Aşağı yukarı tarihin imtihanına çıkanların hepsi ayrı şartlar dahilinde, ayrı meseleler karşısında kalmışlardır. bunları en iyi halledenler de tereddütsüz on numara almışlardır. Zannımca, tarihin adamı olan şahsiyetlerin karşısında kaldıkları hadiseleri birbirleri ile karşılaştırmakla hükümlere varmak mümkün değildir. Fatih, karşısına çıkan problemleri en iyi şekilde hallederek on numara almıştır. Siz de önünüze serilen meseleleri halletmiş ve on numarayı kazanmış bir tarih büyüğüsünüz." Atatürk, bu sözleri büyük bir dikkatle dinledi ve neticede:

"Bravo!" dedi. Sonra, biraz evvel Fatih'i küçümseyen kişiye dönerek: "Sen halt etmişsin. Ben Fatih'ten büyük olabilir miyim? Çok kereler Fatih'in karşısında kaldığı meseleleri düşündüğüm zaman ben de aynı hal çarelerine varmışımdır. Yalnız, Fatih, benim karşısında kaldığım hadiseleri nasıl hallederdi. Bunu çok merak ederim. İkinci Mehmet büyük adamdır, büyük..."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder