Birkaç saat sonra hocası odasına gelmiş ve rahlesi üzerindeki kâğıt parçasını görmüştü. Eline hat kalemini alan Ebussuud Efendi, talebesinin sorusunu yazdığı yerin altına bir şeyler karaladı ve kâğıdı yine rahlenin üzerine bıraktı.
Kanûnî Sultan Süleyman diğer işlerinden fırsat bulduğu bir an yeniden hocasının odasına uğradı. Hocası odasında yoktu fakat rahlenin üzerine bıraktığı kâğıt parçasında kendi yazısının dışında bir şeyler daha yazılmış olduğunu gördü. Merakla yazıya doğru eğildi. Okudukları karşısında ibretle tebessüm etti. Kâğıdın üst kısmında Kanûnî'nin hocasına yazdığı soru vardı. Merhametli Hünkâr, hocasına şöyle diyordu:
Meyve ağaçlarını sarınca karınca
Günah var mı karıncayı kırınca?
Hocası Ebussuud Efendi ise bu sorunun altına şu cümleleri eklemişti.
Yarın Hakkın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca
Evet, gerçekten de hak çok önemliydi. İnsan olmanın gereği çevreyi devamlı korumak ve onların bizlere birer emanet olduklarının farkında olmaktı. Merhametimiz o kadar büyük olmalıydı ki bir küçücük karınca bile bunun dışında kalmamalıydı. İşte bu ahlâk ile ahlâklanan Kanûnî Sultan Süleyman bile bir karınca karşısında duralamış ve onu incitmekten çekinmişti. -->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder